Almanya ve Fransa arasında yaşanan gizli rekabette Almanya total ekonomik verilerde önde. Ancak Fransa, Emmanuel Macron’un başlattığı reformların meyvelerini vermeye başlamasıyla ekonomide parlak günler yaşıyor.
KARAR | ALMANYA
Almanya ile Fransa arasında yaşanan gizle rekabette, Fransa’nın son yıllarda yaptığı reformların meyvelerini vermeye başlaması ekonomik verilerde kendisini göstermeye başladı. Bütüncül verilerde Almanya, Avrupa’nın en büyük ekonomisi olmayı sürdürürken, ikinci büyük ekonomiye sahip Fransa yeni dönemde ekonomik atağa geçti. AB Komisyonu tahminlerine göre Almanya bu yıl yüzde 0.4 oranında küçülecek, Fransa için ise yüzde 1’li bir büyüme öngörülüyor.
Fransa ekonomisi son 20 yılın en parlak günlerini yaşıyor. Alman medyasında ‘’Krankreich (Hasta Fransa) ve Galyalı Hasta“ (roma dönemindeki Fransa’nın içinde bulunduğu bölgeye verilen isim) gibi sıfatlarla anılan Fransa, Economic gazetesine göre ‘’gizli bir başarı’’ gösteriyor. Fransa ekonomisi 2018 yılından beri Alman ekonomin iki katı büyüme gösteriyor. İşsizlik de yüzde 7.2 ile son 20 yılın en düşük seviyesine indi.
İş piyasasındaki yeniliklerden, küçük işletmelerle ilgili mevzuatların düzenlenmesine, meslek eğitiminden emekliliğe kadar zaman zaman büyük toplumsal muhalefetle karşılanan Macron reformları kabul gördü ve pozitif sonuçlar vermeye başladı.
SANAYİ YATIRIMLARI
Handelsblatt gazetesinde yer alan habere göre Macron’u başarıya getiren reformlardan en önemlisi “France 2030’’ adındaki 50 milyar euroluk sanayi teşvik planı. Öncelikli olarak gelecek teknolojileri sektöründe verilen bu teşviklerden E otomobil piyasası yararlandı. Otomobil aküleri için fabrikalar kuruldu ve uzman personele ihtiyaç duyulan 20 bin yeni iş alanı açıldı. Fransa ayrıca Çin’den gelen Elektronik araçlara gümrük uygulayarak, kendi pazarını korumaya çalışıyor.
Beş yıldır Versailles Sarayı’nın ihtişamlı salonlarında gerçekleştirilen “Cooose France’’ isimli ekonomi zirvesinde Macron dünyanın her tarafından gelen dev endüstri holdinglerinin patronlarını Fransa’da yatırım yapmaya teşvik ediyor. Macron Alman BASF şirketini de Fransa’da 300 milyon euroluk yatırım yapmaya ikna etti. Sadece sanayi yatırımları değil finans yatırımları da ülkeye gelmeye başladı. Brexitle birlikte Londra’dan Almanya’nın Frankfurt kentinde taşınacağı düşünülen finans kuruluşları, Macron’un reformları ve cabaları ile Paris’e geldi. Gerçi Londra hala finans merkezi konumunda ancak Paris ikinci sırayı almış durumda.
Emmanuel Macron yeni teknolojiler alanında ‘’Start-up Ulusu Fransa’’ isimli bir kampanya ile start up girişimlerine teşvikler ve kolaylıklar sağladı. Ayrıca ‘’Tech Visum’’ isimli bir vizeyle yabancı uzmanların Fransa’ya gelişini de kolaylaştırdı.
ENERJİ FİYATLARI UYGUN
Fransa’nın enerji yatırımları da Almanya’ya kıyasla dikkat çekici. Yapılan enerji yatırımları sayesinde Fransa’da bir kilowatt saat sanayi enerjisinin fiyatı 12 cent olurken, Almanya’da bu fiyat 15 cent. Fransa gelecek 25 yıl içerisinde 40 Gigawatt kapasiteye sahip offshore enerji üretecek. Bu 50 rüzgar enerji parkının üreteceği enerjiye denk bir rakam. Macron ayrıca enerji temini için 6 yeni atom reaktörünün inşasını planlıyor. Almanya ise bütün atom santrallerini kapatma kararı vermişti.
Fransa alt yapı yatırımlarının yanında konjonktürel yatırımlarla da ekonomisini canlı tutmaya çalışıyor. Hem pandemi sürecinde hem de enerji krizi esnasında halka yapılan ekonomik yardımlar ekonomik konjonktürü canlı tuttu. Teşvikler ve vergi indirimlerinde Fransa, Almanya’da daha hızlı davrandı.
Bütün bu gelişmelerin bir de olumsuz yönleri var. Yapılan milyarlarca dolarlık teşvikler devlet finansını da olumsuz etkiliyor. Rating Ajansı Fitch Fransa’nın kredibilitesini bu yılın başında düşürdü. Fransa’nın borçları GYSMH’nın yüzde 110’undan daha fazla. Elde edilen başarıların bedeli uzun vadeli borçlar.
