Yargıtay’ın AYM açıklamasına hukukçulardan tepki! ‘Yargıtay, AYM’nin yetkilerini daraltacak'

Yargıtay’ın AYM açıklamasına hukukçulardan tepki! ‘Yargıtay, AYM’nin yetkilerini daraltacak'

AYM'nin Can Atalay hakkında hak ihlali kararı vermesinin ardından Yargıtay karara uymamış ve yeni bir tartışmanın fitilini ateşlemiş oldu. Yargıtay, konu ile alakalı yeni yayımladığı açıklamasında, "Temel hak ve özgürlüklerin korunması, yalnızca AYM’nin değil, tüm yargı organlarının görevidir" ifadeleri kullanıldı. Hukuçular ise "Yargıtay, AYM’nin yetkilerini tartışmaya açtı" şeklinde görüş bildirdi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay için AYM'nin verdiği "hak ihlali" kararına Yargıtay uymamış ve tartışmaların odağı haline gelmişti. Yargıtay konu ile alakalı yeni bir açıklama yayımladı.

Yargıtay tarafından yapılan açıklamada, "Temel hak ve özgürlüklerin korunması, yalnızca AYM’nin değil, tüm yargı organlarının görevidir" ifadeleri kullanıldı.

Hukukçular ise bu açıklama ile AYM'nin yetkileri tartışılır hale geldiğini aktardı.

YARGITAY ANAYASAL ÇALIŞMALARA DESTEK VERECEK

Yargıtay'ın cuma akşamı yaptığı açıklamada, “yargı sistemini zayıflatan sistemsel bir sorun haline geldiğini” ve “mevcut uygulamasıyla bireysel başvurunun doğurduğu sorunların giderilmesi ve geliştirilmesi” için yapılacak anayasal çalışmalara destek vereceklerinide ekledi.

'AYM, YENİDEN İNCELEMEYE YETKİLİ DEĞİLDİR'

BBC'nin haberinde, bireysel başvuruların temel hak ve özgürlüklere yönelik hukuka aykırı müdahalelerin kanun yollarında giderilememesi halinde başvurulabilecek ikincil bir hak arama yolu olduğunu belirten Yargıtay açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Anayasa Mahkemesi adli ve idari mahkemelerce verilen kararları bozan bir mahkeme olmadığı gibi istinaf ve temyiz mercii olarak davaları yeniden incelemeye yetkili bir makam da değildir.”

Yargıtay, AYM'nin bireysel başvuru incelemelerinde "zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak Yargıtay ve Danıştay uzman dairelerince geliştirilen yerleşik içtihatları ters yüz edecek, hukuk sistemini kaosa sürükleyecek şekilde" kararlar aldığını savundu ve bunun "kesin hüküm etkisini tamamen devre dışı bırakılmasına" neden olduğunu kaydetti.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Yargıtay'ın açıklamasını "hadsizlik" olarak değerlendirdi.

Özel, "AYM’yi yok sayarsanız kendi varlığınızı inkâr edersiniz" dedi.

BBC Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Marmara Üniversitesi'nden anayasa hukukçusu Prof. Dr. Sibel İnceoğlu, “Yargıtay, Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerinin daraltılmasını talep eder görünüyor” dedi.

'TOPLUM KABUL ETMEZ'

Söz konusu kısıtlamanın gerçekleşmesi halinde, insanların Anayasadaki temel hak ve özgürlükleri ihlal eden bir yargısal uygulama karşısında AYM’den sonuç alamayacağını ifade eden İnceoğlu, “Böyle bir Anayasa değişikliğini toplumun kabul edeceği kanaatinde değilim” diye konuştu.

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz da Yargıtay’ın açıklamasıyla gelinen noktanın oldukça tehlikeli olduğunu savundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yargıtay’ın AYM’nin Can Atalay ile ilgili verdiği "hak ihlali" kararına uymamasına itiraz etmediğini hatırlatan Prof. Dr. Özsoy Boyunsuz şöyle devam etti:

“Yargıtay'ın el yükselterek bir kere daha kendi kararının geçerliliğini savunduğunu; bununla da kalmayıp Anayasa'da düzenlenmiş bireysel başvuru yolunun ve AYM’nin temel hak ve özgürlükleri koruma görevinin ortadan kaldırılması gerektiğine de karar verdiğini görüyoruz.”

Prof. Dr. İnceoğlu, Yargıtay’ın son açıklamasının, modern Anayasa hukuku birikiminden son derece uzak olduğu görüşünde.

Yargıtay’ın AYM’ye bireysel başvuru yolunun kullanılmasından rahatsız olduğunu düşünen İnceoğlu, “Bu rahatsızlığın ifadesini Yargıtay 3. Dairesi kararında da görmüştük. 3. Daire kararında, Anayasa Mahkemesi'nin asli işinin kanunların Anayasa'ya uygunluğu denetimini yapmak olduğunu, bireysel başvurunun ise Anayasa Mahkemesi'nin tali bir işlevi olduğu iddiasında bulunmuştu” dedi.

'BİREYSEL BAŞVURU AKTİF OLARAK KULLANILIR'

Buna karşılık böyle bir ayrımın söz konusu olamayacağını ifade eden İnceoğlu, “Modern anayasacılıkta bireysel başvuru oldukça aktif kullanılmakta. Bu, insan haklarının gelişmesi ve yayılmacılığının bir ürünü” diye konuştu.

Prof. Dr. Özsoy Boyunsuz, Yargıtay’ın bir yetki gaspı içerisinde olduğunu savunduğu değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Yargıtay, AYM’nin hak ihlali ile ilgili verdiği kararı tanımayarak, AYM’ye ait olan Anayasa’yı son noktada yorumlama yetkisini de mahkemenin elinden gasp ediyordu. Bu yazdıklarıyla asli kurucu iktidar, tali kurucu iktidar rolüne soyunmuş. Anayasa’da neyin gerekli neyin gerekli olmadığına da karar vermiş gibi görünüyor.”

Yargıtay’ın bireysel başvuru ile alakalı AYM’nin rolünü tartışmaya açtığını belirten Prof. Dr. Özsoy Boyunsuz, “Yargıtay, ‘Bunu [bireysel başvuru] Anayasa’dan çıkarmak lazım, Anayasa’yı da değiştirelim, bunun için de göreve hazırız’ diyor” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti:

“Ne zamandan beri anayasaları Yargıtay Ceza Daireleri yazıyor? Egemenlik Türk milletine ait olan bir şeydir. Anayasa yapılacak ya da değiştirilecekse yetki de Türk milletine ait olan bir şeydir. AK Parti’nin muhalefette olduğu dönemde bunu birileri söyleseydi ‘yargıçlar devleti’ diye ortalığı yıkarlardı. Çok enteresan.”

'TBMM BU İPTALİ TANIMAM DİYEMEZSE YARGI DA DİYEMEZ'

BBC Türkçe’nin konuştuğu iki hukukçu da AYM’nin görev ve yetkilerinin, Anayasa normlarının uygulanmasını sağlamak olduğunun altını çizdi.

Anayasa'ya aykırılığın yasama organından da, idareden de, yargı organından da kaynaklanabileceğini belirten Prof. Dr. İnceoğlu şunları söyledi:

“Nasıl ki yasa, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinde, TBMM ‘ben bu iptali tanımam’ diyemezse, yargı kararından kaynaklanan bir Anayasa ihlali varsa, yargı organı Anayasa Mahkemesinin ihlal kararına uymayacağını söyleyemez; böyle bir yargısal davranış hiçbir anayasal devlette, hiçbir hukuk devletinde kabul edilemez."

Yargıtay, yaptığı son açıklamada “kamuoyunun gündemini meşgul eden davalar üzerinden uygulanan iletişim stratejisi ile” AYM’nin “süper temyiz mahkemesi” olduğu şeklinde toplumsal bir algı oluşturulduğunu savundu.

Prof. Dr. Özsoy Boyunsuz, bireysel başvurunun ilk gündeme geldiği günlerde de Yargıtay ve Danıştay tarafından tartışıldığını ifade etti.

'BUNU KABUL EDEMEYİZ'

İki yüksek mahkemenin de “AYM, bizden çıkan bir karar hakkında, ‘Bunda hak ihlali var’ diyecek. Bunu da derece mahkemesine götürecek ve ‘yeniden yargıla’ diyecek. Bunu kabul edemeyiz, son sözü biz söyleriz” demek istediğini belirten Prof. Dr. Özsoy Boyunsuz, şöyle devam etti:

“Halbuki buradaki [Can Atalay kararı] mesele o değil. Bir dosyanın esasına ilişkin bir uyuşmazlık var. Can Atalay bu suçu işledi mi, işlemedi mi? AYM buna bakmıyor. Can Atalay’ın bu suçu işleyip işlemediğine 13. Ağır Ceza Mahkemesi bakıyor. Bunu doğru yapıp yapmadığına da Yargıtay bakıyor.

“13. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’a direnebilir. Ama AYM’ye direnemez. Kanunlara göre. Burada Yargıtay’ın görevi, 13. Ağır Ceza’nın kanunları doğru uygulayıp uygulamadığına bakmak. Belli hususlarda temyiz incelemesi yapmak.

AYM’nin görevi de bütün bu aşamalarda anayasal hak ihlali var mıdır yok mudur onu tespit etmek. Tespit ederse de kanuna göre, ‘İhlalden önceki hale getirin bu dosyayı’ diyor. Bunun için de yargılamanın yenilenmesine karar veriyor ve ‘Can Atalay’ı da serbest bırakın’ diyor, dosyayı da 13. Ağır Ceza’ya gönderiyor. Yaptığı şey bu.

Burada bir defa Yargıtay olayın muhatabı değil. Davaya bakan asıl yargılamanın gerçekleştiği mahkeme 13. Ağır Ceza. Yargıtay temyiz mahkemesi.”

Yargıtay’ın açıklamasında ifade ettiği “süper temyiz mahkemesi gibi davranmanın bir itham olduğunu" söyleyen Prof. Dr. Özsoy Boyunsuz, AYM’nin kendisine verilen hak ve özgürlükleri koruma görevini davada yerine getirmeye çalıştığı görüşünde.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cuma günü Ankara'da yaptığı konuşmada "Biz tartışmada taraf değil hakem konumundayız" dedi.

Erdoğan, Türkiye'de yargı kurumlarının kararlarının da tartışılabileceğini, yüksek mahkemeler dahil hiçbir organ ve kurumun eleştirilemez olmadığını söyledi.

"Gerekirse anayasa ve yasa değişiklikleri dahil tüm yöntemleri kullanarak, tekrar böyle bir tartışmanın ortaya çıkmaması için gerekenleri yapacağız" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yargının iki kurumu arasındaki yetki tartışmasının çözüm yeri anayasadır, yasalardır. Ancak mevcut anayasamız ve yasalarımız, bu konuda yetersiz kalmaktadır."

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN