Tusk Polonya başbakanı oldu: Muktedir olmak için yolu uzun

Tusk Polonya başbakanı oldu: Muktedir olmak için yolu uzun

Polonya Başbakanı olan Donald Tusk çoğunluğu rakibi PiS (Hukuk ve Adalet Partisi) üyesi olan Anayasa Mahkemesi ve PiS kökenli veto yetkisi olan Cumhurbaşkanı Andrzej Duda’ya karşı da mücadele vermek zorunda kalacak.

MİKDAT KARAALİOĞLU/ALMANYA

Donald Tusk’un Polonya Başbakanı olması Avrupa başkentlerinde ve özellikle Almanya’da Tusk yandaşlarında oluşan heyecan ve mutluluğa benzer bir umut dalgası yarattı. PiS’in tüm popülist cazibesine rağmen Tusk tarafından demokratik argümanlarla mağlup edilmesi, popülistler ve aşırı sağ aracılığı ile epey hasar alan AB demokrasileri için bir moral oldu.

Bu haleti ruhiyeyi Avrupa think tank kuruluşu ECFR üyesi Piotr Buras şu sözlerle gayet net dile getiriyor ‘’Tusk Macaristan, Sırbistan ve Türkiye’de başarılamayanı başardı. Şimdi (Avrupa’daki) popülist dalganın sonlandırılması için umut var’’

Tusk eski bir AB Konseyi Başkanı olarak AB’nin kendisinden neler beklediğini çok iyi biliyor ve AB ile ilişkilerini kendi tabiriyle ‘’AB’ye öncü olmak’’ derecesinde sürdürecek kadar kararlı.

Tusk AB’nin Polonya için öngördüğü ancak dondurduğu toplam 36 milyar euroluk Korona yardımlarını yeniden geri alma vaadi yapmıştı. Seçilmesinde de bu vaat önemli bir rol oynuyor. AB Komisyonu, Tusk seçildikten sonra daha başbakan olmadan 5.1 milyar euroluk yardım paketinin serbest bırakılması tavsiyesinde de bulunmuştu.

TUSK’UN RAKİPLERİ HALA GÜÇLÜ

AB’nin Polonya’ya uyguladığı yardım kısıtlamalarının sebebi PiS hükümetinin hukuk üzerinde siyasi bir vesayet kurarak güçler ayrılığı ilkesini ihlal etmesi. Tusk’u bekleyen en büyük sorun da aslında bu. Tusk hükümetinin alacağı tüm kararları engelleyebilecek Anayasa Mahkemesi’nin çoğunluğu PiS tarafından seçilen üyelerden oluşuyor.

Diğer bir sorun ise Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda. Cumhurbaşkanı Duda PiS kökenli bir politikacı ve hükümetin getirdiği yasa önerilerini veto etme hakkına sahip. İktidarın eski sahibi PiS’in Polonya üzerindeki gücü ve etkisi Tusk hükümetinin hareket kabiliyetlerini sınırlayabilir.

PiS’in devlet içinde sahip olduğu fiili gücün haricinde, Tusk hakkında yıllar içinde oluşturduğu algı da yeni başbakan başında Demokles’in kılıcı gibi duracak. Tusk’un büyük babası Josef Tusk Almanlar tarafından İkinci Dünya Savaşı’nda ilk önce esir alındı sonra Danzingli olarak Alman vatandaşlığına geçirilerek zorla Alman ordusunda (Wehrmacht) savaşa sokuldu.

“ASLINDA ALMAN AJANI”

Pis bu durumu “Tusk aslında Alman ajanı’’ söylemiyle yıllardır kullanıyor. Bu tezvirat Tusk’a çok pahalıya patladı. Tusk’un 2005 yılında Cumhurbaşkanı olmak için sürdürdüğü seçim kampanyası ‘’Dede Alman Ordusu’ndan’’ sloganıyla başarısızlıkla sonuçlandı.

Tusk bu mağlubiyeti 2007 yılında başbakanlık seçimlerini kazanarak telafi etti ancak uyguladığı aşırı liberal politikalar, refahın eşit olmayan şekilde dağıtılması ve bazı siyasi skandallar siyasi kariyerini bitirdi. Bazı Polonyalılar için Tusk o tarihten beri bir nefret objesi.

2014 ile 2019 yılları arasında AB Konseyi Başkanlığı yapan Tusk 2021 yılında yeniden Polonya’ya dönünce PiS iktidarının partizanlığı ve otoriter tavırlarından bıkan vatandaşlar tarafından adeta Avrupa taraftarı bir Mesih muamelesi gördü ve yeniden başbakan oldu.

Avrupa’nın Polonya ile imtihanı ya da Polonya’nın AB ile imtihanı henüz bitmedi. Tusk projesinin başarısız olması halinde bu sadece Polonya için değil tüm Avrupa için popülizme teslim olma anlamına gelmiyor. Tusk hem kendisine yöneltilen Alman muhipliği ve sorgusuz AB tarafkirliği suçlamalarını göğüslemek hem de ülkedeki ulusalcı damarı tedirgin etmeyen bir üslup geliştirmek zorunda.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN