“Dünün çiftçisi bugünün tüketicisi oldu”

Son dönemde koronavirüs sürecinin de etkisi ile birlikte en çok üzerinde durulan konular arasında tarımsal üretimin artırılması, gıda enflasyonunun kontrol altına alınması ve en önemlisi de tarımsal istihdamın desteklenmesi yer alıyor.

Anlayacağınız “tarım ve hayvancılık” faaliyetleri ile ilgili bu süreçte çok daha yazacağız, yorum yapacağız.
İşte bu yüzden bu konuyla ilgili kalem oynatmaya devam etmek isterim. Ve tabii tarım için bu hafta da yollardaydım…

Balıkesir-Altınova, İzmir-Dikili ve en sonunda da memleketim Ankara’ya uğradım. Zira gittiğim yerlerde çiftçilerimizin sesi olmak istedim. Öyle ki ne zamandır konuşmayan üreticilerimiz yaşadıklarını anlatırken, aslında o eski günlerden bahsederken biraz duygulu anlarda yaşanmadı değil… Tabii yılların yaşanmışlıkları öyle kolay anlatılmıyor. Zira hüzünler bazen de sevinçler hepsi birbirine karıştı doğrusu…

“Çiftçilerimiz” bir anlamda en değer verilmesi gereken “üreticilerimiz” konuştu, ben de dinledim. Ne eksik ne fazla… Tam da olduğu kadarıyla…

Üreticilerimizin söylediklerini aynen iletmek isterim. Hemen başlıyorum:

Öncelikli olarak, Balıkesir-Altınova’da 75 yaşında bir teyzemizin söylediklerine dikkatinizi çekmek isterim:

“Eskiden tarımın gerçekten değeri vardı. Gelecek hasadı dört gözle beklerdik. Bir hasatta çocuğun düğününü yapardık. Diğer bir hasatta da eviyle ilgili ne ihtiyacı varsa alırdık. Ama şimdi öyle mi? Ancak günü kurtarıyoruz. Eski günleri özlüyoruz… Son dönemde patates ekiyorduk. Şimdi onu da ekmiyoruz. Maliyeti çok, bizim satışımız ucuz… Kazanamadığımız için ekmiyoruz, bugünlerde bazı sebzeleri (domates, biber…) ekiyoruz o kadar…Çocuklarımızı topraktan kazandıklarımızla okuttuk şükür… Bir oğlum Maliye bölümünü bitirdi. İstediği işi bulamadı. Şu an ticaretle uğraşıyor. Diğer oğlum da Makine mühendisliği okudu. O da istediği işi bulamadı. Şimdi burada balıkçılıkla uğraşıyor. İki oğlumda toprakla bir anlamda tarımla uğraşmak istemedi. Topraktan gelenle ev geçindiremeyeceklerini biliyorlar da o yüzden… İşlerinden kalan zamanlarında bize yardım ediyorlar o kadar…İşte bizim durumlar böyle… Eski günler güzeldi, özlüyoruz…”

Çocukluğundan beri çiftçilikle uğraşan teyzemizi dinlerken hüzünlendim doğrusu… Eskiyi anlatırken, o eski günler derken gözlerinde ayrı bir coşku var. Topraktan kazandıklarını anlatırken heyecanlanıyor, sanki o günleri tekrar tekrar yaşıyor. Bugünlere de pek gelmek istemiyor doğrusu... “Ah o eski günler…”

Altınova’dan sonraki durağım İzmir-Dikili oldu. Burada genç bir çiftçimiz ile görüştüm. Ve şunları söyledi:

“Bu dönemin gençleri teknolojiyle birlikte büyüyor. Hemen hemen hepsinin elinde markalı telefonlar… Rahata alışkın, yorulmak da pek istemiyor. Tabii burada ailelerinde yönlendirmesi önemli… Çocuğumuz bizim gibi zorlanmasın, masa başı bir işi olsun deniyor hep... Ama artık o işleri bulmakta zor. Dolayısıyla gençlerimizi tarıma özendirmek çok önemli… Ve hatta teknoloji destekli tarımın gençlerimiz tarafından yapılması çok çok önemli…”

Genç çiftçimizin sözleri akabinde ortaya çıkan motto şudur sanırım:

Dönem tarım konusunda topyekûn bir bilinçlendirme ekosisteminin oluşturulması dönemidir.

Bu arada çiftçimizle görüşme sonrasında tarladan taze taze yediğim çileklerin tadını unutmayacağım hiç… Zira marketlerden aldığımız çileklere hiç benzemiyordu.

Dikili’den sonra İstanbul’a dönmeden son durak olarak, memleketim Ankara’ya da uğradım. Çevre ilçelerinde özellikle arpa-buğday ekimi yapan birkaç kişiyle de görüşebildim. Bu bağlamda, 46 yıldır tarımla uğraşan, bu sene de arpa eken bir amcamızın söylediklerini aynen aktarmak isterim:

“Öncelikle maliyetlerimiz gerçekten yüksek. Şu an mazot ve gübre için destek alıyoruz ama yeterli değil. Diğer maliyetler arasında ilaç ve işçilik maliyeti var. Birde toprağı bir yıl bekletiyoruz. Bunun da bize bir maliyeti oluyor tabii. Bizim buralarda genellikle sulamada sıkıntı olduğu için verimlilik de ona göre oluyor. Duyuyoruz, Konya’da sulama ile ilgili güzel çalışmalar yapılmış, ona göre de verim noktasında daha iyi sonuçlar alınıyor. Bizde de bu şekil çalışmalar yapılsa ya!

Biz bu dönem arpa ektik. Ama sam yelinin esmesiyle arpada verim düşüklüğü yaşayacağız gibi görünüyor. Şimdiden kara kara düşünmeye başladık ne kadar kaybımız olacak diye… Bir de yetkililerin duymasını istediğim bir konu var; tarladaki otlar için ilaç atıyoruz, ama bu ilaç “kılçık otuna” tesir etmiyor. Kılçık otunun da arpa, buğday verimliliğine zararı var tabii… Yıllar yılı biz bunu yaşıyoruz, bu konuda herhangi bir gelişmede olmadı.

Eskiden bizim buralarda mercimek, nohut gibi ürünlerde ekilirdi. Bu ürünlerde işçilik çok gerektiği için biz ekmiyoruz artık. Sadece arpa-buğday ekiyoruz. Son dönemde bakıyorum, herkes şikâyet ediyor; domates pahalı, patates pahalı… Tabii pahalı olur, bu ürünleri eskisi gibi yetiştirecek adam mı kaldı köylerde? Kimse bunu sormuyor. Sadece pahalı deniyor. Velhasıl dünün çiftçisi bugünün tüketicisi oldu.”

Bu son söz aslında tarımda yaşananları en duru haliyle gözler önüne seriyor. Bir anlamda tüm yaşananları özetliyor!

Tarım, tarım, tarım… (Balıkesir – Altınova)

***

Geçen hafta Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu başkanlığında “Ekonomide Gelecek Modeli Toplantısı” düzenlendi. Toplantıda ele alınan tüm konu başlıkları önemliydi tabii, benim özellikle dikkatimi çeken kent tarımı modeliydi doğrusu…

Gelecek Partisi Ticaret Politikaları Başkanı Mustafa Mente’nin bu konuda söyledikleri şu şekildedir: “Kent tarımı modeli ile afet, kriz ve salgın dönemlerinde gıdaya erişimin riskini en aza indiren, normal dönemlerde uzun mesafelerden doğan lojistik maliyetlerini minimize eden metropollere yakın tarım ve gıda üslerini hayata geçireceğiz.”

İşte tam da dönemin konusu… Kent tarımı! Bu süreçte en çok konuşulacaklar arasında olacaktır sanırım... Bu vesileyle, Gelecek Partisi’nin toplumun yaşadığı tüm sorunları bir bir ortaya koyması ve bu sorunlar ile ilgili de çözüm önerileri getirmesi çok önemlidir ve değerlidir.

Son olarak, kent tarımı ile ilgili sonraki yazılarda daha detaylı bahsetmeye devam edeceğim. Bu bağlamda yaptıklarıyla örnek alınan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın “kent tarımı” konusundaki düşüncelerini merak ediyorum doğrusu…

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum