Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Mehmet Şimşek?

İmamoğlu hakkında verilen yargı kararı sonrası analizler havada uçuşuyor.

Karar sonrası şöyle bir sonuç çıkıyor diyenler… Yok, bu kararın başka bir anlamı olacak diyenler… Ve iştahla devam eden cümleler…

Yargı kararından hemen sonra yazdığım yazıda Kılıçdaroğlu’nun Almanya seyahatinin zamanlamasının yanlış olduğunu belirtmiştim.

Şimdi de…

Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’a döner dönmez İmamoğlu ile görüşmesi ve sonrasında ardı ardına basına verdiği mesajları olumlu bulduğumu belirtmek isterim.

Özellikle de Kılıçdaroğlu’nun televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda söyledikleri önemliydi.

Öne çıkan mesajları şunlardı:

‘Bir parti başka bir partinin iç işlerine karışmamalı’ ve ‘Doğal olanı şudur, altılı masadan bir kişinin cumhurbaşkanı olarak belirlenmesi...’

Bu noktada, Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’a döner dönmez süreçle ilgili ağırlığını hissettirdiği söylenebilir.

Diğer taraftan ‘Sayın İmamoğlu bir çağrı yapmıştı. Ben de Almanya'da öğrendim çağrı yaptığını.’ cümlesinden de anlaşılıyor ki, İmamoğlu bu konuyla ilgili Kılıçdaroğlu’nu öncesinde bilgilendirmemiş.

Açıkçası yargı kararıyla birlikte tüm spotlar İmamoğlu’na çevrildi. Aynı iki defa tekrarlanan yerel seçimlerde olduğu gibi…

İmamoğlu’nun yerinde olsam… Çözümlerimle dikkat çekmeye devam ederim. Ve tekrar güçlenen rüzgârımı daha da güçlendirmek için adımlar atarım.

Dolayısıyla, İmamoğlu’nun bugün CHP grup toplantısına katılacak olması olumludur.

Böylelikle yukardan aşağıya yani örgütten tabana doğru güçlü bir rüzgâr estirilebilir.

Buradan hareketle, böylesi önemli bir süreçte birlik görüntüsünün verilmesi değerlidir. Seçmenin de beklediği budur. Farklı farklı mesajlar seçmenin kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Şu birkaç günde yaşananlar gösteriyor ki; CHP lideri Kılıçdaroğlu, süreç yönetimini bugünden sonra çok daha güçlü bir şekilde hissettirecek…

***

Saraçhane mitinginde kitlelerin hasretle beklediği cümleler hiç şüphesiz Ali Babacan’ın şu cümleleriydi…

“Biliyorum çok öfkelisiniz. Hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Bu haksızlığı, hukuksuzluğu reddediyorum. Daha birkaç ay evvel Canan Hanım'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın seçimleri kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş alma isteğini reddediyorum. İsyanımızı tüm İstanbul, tüm Türkiye duysun diye buradayım.”

***

Yoksullaşmanın derinleştiği, kurumlarda geriye gidişin ciddi şekilde yaşandığı ve daha birçok alanda olumsuz bir tablonun olduğu aşikâr…

Böylesi bir dönemde AK Parti özellikle Haziran ayından itibaren birçok konuda iyileştirme yaparak, bir anlamda paket üstüne paket açarak sorunlara pansuman tedavisi yapmaya başladı. Ve uzun bir süreden beri düşme trendinde olan oyları da yavaş yavaş toparlanmaya başladı. Bu noktada, muhalefetteki psikolojik üstünlüğü de ele geçirdi denilebilir.

Ta ki İmamoğlu’yla ilgili yargı kararına kadar…

Bu karar ile birlikte psikolojik üstünlüğün tekrar muhalefet tarafına geçtiği düşüncesindeyim. Birkaç gündür muhalefet içinde yaşanan tartışmalardan bu önemli değişimi pek konuşamadık. Açıkçası şu anki durum muhalefetin lehine…

Niye böyle söylüyorum?

Hafta sonu AK Parti seçmenine son olaylarla ilgili sorular sordum.

Bir kardeşimiz şunları söyledi:

“Yargı kararı yanlış bence… Ahmak kelimesinin cezası 2 yıl olmamalı. Daha ağır bir şey dese müebbet mi alacak?”

Açıkçası genel olarak söylenen cevaplar buna benzerdi. Burada özellikle hakkaniyet açısından seçmenin içine sinmeyen bir nokta olduğu düşüncesindeyim.

***

Öte yandan sahada böyle bir tablo ortaya çıkınca, kulisleri biraz araştırmaya başladım. Kulis bilgisi olarak… Oyların artmasıyla birlikte kazanılan psikolojik üstünlüğün muhalefete tekrar geçmiş olmasından dolayı bir rahatsızlık olduğu söylenebilir.

Muhalefette yaşanan iç tartışmalardan dolayı bu konu tam olarak değerlendirilmemiş olabilir ama şu an yaşananların önemli bir kırılmaya sebep olduğu düşüncesindeyim. Dolayısıyla son birkaç gündür Kılıçdaroğlu’nun süreç yönetimindeki ağırlığını hissettirmesi önemlidir.

Ayrıca Mehmet Şimşek’in Silivri'deki gaz depolama tesislerinin açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında görünmesiyle ilgili birçok şey yazıldı çizildi. Bu konuyla ilgili olarak;

Öğrendiğim kadarıyla Şimşek ile görüşmeler devam ediyor. Şu an için kapılar tamamen kapanmış değil…

***

Hafta sonu AK Parti seçmenine 6 yaşındaki çocuğa istismar davasıyla ilgili meseleyi de sordum.

AK Partili bir kardeşimizin söyledikleri şöyleydi:

“Evlilik yaşının 18 yaşından aşağı olmaması gerekiyor. Olanları duyunca kendi evlatlarım gözümün önüne geldi. Tüylerim diken diken oldu. Böyle bir şey olmaz. Tarikatların kapatılması değil ama denetlenmesi gerekiyor.”

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum