"Olmayana takılıp da olanları da kaybetmek istemedim"

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in son dönemde oluşturulmak istenen suni gündemi kabul etmeyip halkın dertlerini gündem yapabilmesi, halkın derdini içselleştirmesi, bir anlamda halkın gerçek gündemini dile getirmesi çok değerlidir.

O bunu dedi, sen ne diyorsun?” kısır tartışmalarından gündemi halkın asıl derdi olan işsizlik, pahalılık gibi konulara getirmesi son derece kıymetlidir.

Bu noktada, hafta içinde İstanbul’un semtlerini dolaşırken Akşener’e söylenen özellikle bir cümle dikkatimi çekti.

Esnaf, Akşener’e “Sözcümüz sizsiniz” diyor.

Aslında bu cümle çok şeyi ifade ediyor. Esnafın sesini duyuramadığını ve seslerini duyuracak bir kanal aradıklarını gösteriyor.

Bir anlamda kredi borcu, vergi borcu, stopaj borcu, sigorta borcu gibi birçok borçla boğuşan esnaf çözüm bekliyor.

***

Kalabalıkların her alanda çözüm beklediği tam da bugünlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Sen varsan biz varız” kampanyasını başlatması da önemlidir.

Zira kalabalıklar artık görünür olmak istiyor. Konuşmak istiyor, derdini anlatmak istiyor. Ve en önemlisi çözüm bekliyor.

***

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun Mardin’deki konuşması dikkatimi çekti doğrusu… Davutoğlu’nun konuşmasında özellikle Mardin’in sorunlarına detaylı olarak değinmesi, her bir sorun ile ilgili yapılmayanları, çözüm bekleyen konuları net bir şekilde birer birer belirtmesi son derece kıymetlidir. Zira tekrar belirtmek isterim ki kalabalıklar sorunlarına çözüm bekliyor.

Ayrıca, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a ve gazetecilere yönelik saldırıyı kınıyor ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Ve maalesef olaylarla ilgili geleneksel medyanın büyük bir bölümünün birçok olayda olduğu üzere haberi görmemesi, dillerinin lal olduğunu, en önemlisi de yüreklerinin lal olduğunu bir kez daha bizlere göstermiştir.

***

Yerli uygulamaların herkese ulaşması ve ülkemizin verisinin ülkemizde kalması amacıyla üç büyük operatörün (Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone) güçlerini birleştirmesi, iş birliğine gitmeleri elbette değerlidir ve önemlidir.

Keşke bu anlamlı iş birliğini köylerimizde internete giremeyen ve dolayısıyla derslerini dinleyemeyen çocuklarımız için de gösterseler.

***

Belirsizliğin arttığı zamanlarda, kesinlik gereğinden fazla derecelendirilir ve fazlasıyla ödüllendirilir diye başlayan bir makale dikkatimi çekti.

Ve makalede; hâlihazırda yaşanan küresel pandemi sürecinde, insanların otoriter görünen herhangi birine sarılmaları anlaşılabilir bir durumdur diye devam ediyor.

Tam da böylesi dönemlerde basit, net ve kendinden emin görünen kişilerin anlattıklarına daha fazla ilginin olduğu belirtiliyor.

Ve anlatılanların doğru ya da yanlış olduğuna da çok bakılmadığı ifade ediliyor.

Yani deniyor ki, zaten hâlihazırda birçok sıkıntı var. Daha da fazla sıkıntıyla boğuşmaktansa bir anlamda insanlar rahatlamak istiyor, belki de sıkıntıyı biraz olsun unutmak istiyor ya da ertelemek istiyor.

Kendilerince net ve kendinden emin görünen kişiyi dinlerken yaşanan belirsizlik hali de o anlarda bir nebze ortadan kalkıyor bekli de…

Bir taraftan da coşkuyla konuşanları ödüllendiren bir dünyada yaşıyoruz sanki… Ki bu durum yanlış olsa bile…

Anlaşılan o ki, bu süreçte gerçeği daha az önemsiyoruz ve ne kadar kısa olursa olsun bir güvenlik duygusu içinde uyuşturulmayı daha çok önemsiyoruz.

Bu durumu görmek için Donald Trump'ın takipçilerinin bağlılığına bakmamız yeterli sanırım… Ki Trump için tam da demagog lider tipi denilebilir.

Demagog liderin hâkimiyetinde, yalan söylemek “halkı bilgilendirmek” olabiliyor. Ya da mevcut çatışmaları daha da yoğunlaştırabiliyor.

Normal koşullarda böyle bir liderin nasıl takipçileri olur diye düşünülebilir elbet… Ama son yaşananlarda gösterdi ki bir şekilde takipçilerini de harekete geçirebildi.

***

"Olmayana takılıp da olanları da kaybetmek istemedim"

Bu sözler bir yörük bir annemize ait…

(Sosyal medyada Sarıkeçili yörüklerini anlatan bir programda izledim.)

Bu sözleri duyunca derin bir keder sardı içimi…

Ve hemen sorular da geldi tabii…

Biz hangi olmayanların peşinden koştuk bu zamana kadar diye düşünmeden edemedim doğrusu…

Ve bu süreçte hangi olabilecekleri göremedik ya da fark edemedik?

Ve öylece yaşadık.  

 

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum