Yeni bir perde aralanıyor gibi…

İşte tam da bugünlerde yaşadıklarımızın özeti… Ne çok ne de az… Tam da olduğu kadarıyla…

Zira bu dönem, çoğu kavramın yerler bir olduğu, boşa düştüğü sancılı bir dönem olarak ifade edilebilir doğrusu…

Şöyle ki, herkes bir ucundan açıklama gayretinde… Ve fakat açıklamalarda eksik olan sürekli bir taraflar var.

Bilinenlerden çok bilinmeyenler var sanki… Bir anlamda belirsizlik döngüsünde gibiyiz…

Deneme yanılma çabasıyla önümüzü görmeye çalışıyoruz… Çoktan konfor alanları terk edilmiş bile…

Zira hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı ve öncekilerin hafızalarda, masallarda, hikâyelerde kalacağının bilinmesine karşın;
Dünya olarak, yeni bir perde aralanıyor gibi…

****

Yaşadığımız dönemi açıklayan en dikkat çekici kavram belirsizlik olarak belirtilebilir doğrusu… Bu noktada, Frank Knight, 1921 yılında yayımladığı “Risk, Belirsizlik ve Kar” adlı eserinde belirsizlik ve risk kavramlarını detaylarıyla açıklamıştır. Knight, belirsizliği ölçülemeyen bir bilinmezlik, riski ise ölçülebilir bir bilinmezlik olarak belirtmiştir. Ayrıca, riskin belirsizliğin içerisinde yer aldığını ve riskin ölçülebilen bir belirsizlik olduğunu ifade etmiştir.

Bu vesileyle, The Wall Street Journal’da “Risk, belirsizlik ve koronavirüs” isimli bir makale (23 Mart tarihli) kaleme alındı. Makalede, kısaca, koronavirüsün ilk başta bir risk yönetimi problemi gibi görüldüğü belirtiliyor. Zira koronavirüs komşularımızın, sevdiklerimizin, bizlerin hayatını tehdit eden tehlikeli bir hastalık olarak belirtiliyor ve buna karşın, artan sosyal uzaklaşma, işletmeleri kapatma gibi önlemler ile bu riskin azaltılmasının amaçlandığı ifade ediliyor. Tam da bu noktada asıl sorunun ise, belirsizlik olduğu belirtiliyor. Knight’ın da belirttiği gibi riskin yönetilebildiği, belirsizlikte ise, bunun zor olduğu özellikle vurgulanıyor.

Zira koronavirüs hakkında hemen hemen her şeyin belirsiz olduğu ifade ediliyor. Bu belirsizlik ile virüsü yönetmenin veya halk sağlığı ile ekonomi arasında bir denge kurmanın çok daha zorlaştığının özellikle altı çiziliyor. Bundan önce ortaya çıkan salgınların öğretici olmadığı, şu anki virüsün farklı oluğu, aslında dünyanın farklı olduğu vurgulanıyor.

Bu bağlamda, yapılması gerekenin belirsizlikten riske geçmek olduğu ve bunu gerçekleştirmenin de zaman alacağı belirtiliyor. İleriye dönük yolda sadece belirtileri olan insanları değil, mümkün olduğunca çok insana test yapılmasının amaçlanması gerektiği özellikle ifade ediliyor. Herkese test yapılmasının uygun olmayabileceği, ancak düzenli olarak nüfusun rastgele bir örneğine test yapılmasının bilgilendirici olacağı belirtiliyor. Tüm bu gerçekleştirilen çalışmalarda sonuç ne olursa olsun, belirsizlik ve korku yerine risk değerlendirmesinin önemli olduğu ayrıca vurgulanıyor.

Öte yandan, Financial Times’ta “Koronavirüs küresel ekonomiye ne kadar zarar verecek?” isimli makalede (23 Mart tarihli) ise, kaç kişinin enfekte olacağı ve işletmelerin ne kadar süre kapalı kalacağı konusundaki belirsizliğin göz önüne alındığında, alınan önlemlerin yeterli olup olmayacağı ile ilgili hâlihazırda belirsizliğin olduğu ifade ediliyor. Tam da bu noktada, JP Morgan'ın ABD'li baş ekonomisti Michael Feroli'nin mevcut ortamı yaygın bir “Knightian Belirsizliği” olarak tanımladığı ifade ediliyor.
Son olarak, tüm bu belirsizlik ve risk cümleleri sonrasında bir adım daha öteye gitmek isterim:

Bir taraftan ulus devletlerin bu olağanüstü krizden güç alarak bir geri dönüş yapabileceği ifade ediliyor. Diğer taraftan da, bu salgın ile görünen o ki; “Çin'de olanlar Amerika'da neler olduğunu etkiliyor. İtalya'da olanlar Hindistan’da olanları etkiliyor. Ya da Almanya’da olanlar Güney Kore’de olanları etkiliyor.”

Asıl soru şu: Ülkelerin içe kapanmaya başladığı tam da bu dönemde, ülkelerin birbirlerine bu kadar bağlı olması ayrıca bir tezatlık değil midir?

KISA KISA

Özellikle yaşadığımız bu sıkıntılı günlerde, hayati tıbbi malzemelerinin çoğunun yerli üretime geçilerek üretilmesi çok değerlidir. Bu noktada, savunma sanayisi firması Aselsan’ın, sağlık teknolojileri alanında da dışa bağımlılığı azaltacak, yerli tasarım ve üretim kabiliyetlerini artıracak projeler ve çözümler üzerinde çalışmalar yürütmesi sevindirici bir gelişmedir.

Bu noktada, Biosys firmasının geliştirdiği yerli yoğun bakım ventilatörleri pilot düzeyde üretiliyor ve ülkemizde başarıyla kullanılıyor. Bu dönemde, Aselsan ve Baykar firmalarının 250’şer adet siparişle yerli solunum cihazına destek verdiklerini açıklamaları çok değerlidir.

***

Yaşanan bu sıkıntılı dönemde, devletler özel sektöre sağlık ekipmanlarının üretimi için baskı yapıyor. Bu bağlamda, Alman otomobil üreticileri hükümetle bazı üretim tesislerini ventilatör tıbbi ekipman yapmak üzere görüştüklerini açıkladılar.

***

Ali Ekber Yıldırım’ın da belirttiği üzere; “Eve hapsolduğumuz bu günlerde bile raflarda, pazarlarda, manavlarda gıdalarımızı hiç eksiltmeden üreten çiftçilerimiz. Onlar da bütün zorluklara, risklere rağmen üretimi aksatmadan sürdürmeye çalışıyor. Ancak bu günlerde çok zor günler yaşıyor çiftçilerimiz. Daha çok şehirde yaşayanlar gözetilerek alınan önlemler, açıklanan ekonomik önlem paketinde tarım ve tarımcılar yok sayılıyor.” Dolayısıyla, özellikle bu dönemde kırsalda yaşayanların sağlığını koruyacak, tarımsal üretimi devam ettirecek bir organizasyonun zaman yitirilmeden oluşturulması önemli ve değerlidir.

***

Ülke genelinde kamu ve yerel yönetimlerin koronavirüs ile ilgili önlem çalışmalarını eksiksiz yapmaya çalışmaları çok değerlidir.
Dönem fedakârlık dönemidir… Dönem işbirliği dönemidir… Dönem dayanışma dönemidir…

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum