Sıkı para politikası kredili satışları vurdu

Sıkı para politikası kredili satışları vurdu

Merkez Bankası’nın yeni para politikası ticareti tıkadı. Konut ve otomobil alımında krediye ulaşamayan tüketici ekim ayını da pas geçti. İpotekli satışların payı yüzde 6’ya kadar gerilerken, otomobil satışlarında da nakit oranı yüzde 80’leri aştı. Merkez Bankası Başkanı Erkan, finansal istikrar raporunda “Parasal sıkılaştırma ve makroihtiyati çerçevede sadeleşme kapsamında attığımız adımların etkilerini görmeye başladık” dedi.

Ekonomi yönetiminin uyguladığı sıkı para politikası konut ve otomotiv satışlarını da vurdu. Yüksek faizle konuta ve otomobile ulaşamayan tüketici artık borç parayla mal sahibi olamıyor. Satışlar da bu yüzden oldukça dipte seyrediyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Finansal İstikrar Raporu’nda da Hafize Gaye Erkan, bu tabloya değindi.

Erkan “Parasal sıkılaştırma ve makroihtiyati çerçevede sadeleşme kapsamında attığımız adımların etkilerini, piyasa mekanizmalarının işlevselliğinde artış ve varlık fiyatlarının sinyal niteliğinin güçlenmesi şeklinde gözlemeye başladık” dedi. Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini kaydeden Erkan, fiyat istikrarı ve finansal istikrar hedeflerinde taviz verilmeyeceğini ifade etti.

TCMB Başkanı Erkan, “Finansal sistemde Türk lirası mevduatın payı artarken kur korumalı ve döviz cinsi mevduat payının gerilemesi, finansal istikrarın yanında parasal aktarımı da güçlendirmektedir. Bankacılık sisteminin aracılık fonksiyonunu azami etkinlikte yerine getirebilmesi, dezenflasyon sürecinin belirlenen hedefler doğrultusunda gerçekleşebilmesi için önkoşuldur. Bu çerçevede, finansal aracılık faaliyetlerini kesintiye uğratan ve kredi dağılımını bozarak finansal istikrarı olumsuz etkileyen uygulamalar öngörülebilir bir çerçevede kaldırılmaktadır. TCMB’nin bankacılık sistemiyle iletişim ve koordinasyon içerisinde gerçekleştirmeye devam ettirdiği sadeleştirme adımları ve uygulamaya koyduğu politika araçlarıyla ticari kredi akışının normalleşmesi, ihracat ve yatırım kredilerinin payının artması ve bireysel kredi büyümesinin yavaşlaması eşanlı gerçekleşmektedir.”

Artan faiz oranları ve krediye erişmekte yaşanan zorlukla beraber ipotekli konut satışlarında sert düşüş devam etti. Türkiye genelinde ipotekli konut satışları ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58 azalış göstererek 5 bin 577 oldu.

EN ÇOK SATIŞ İSTANBUL’DA

TÜİK’ten yapılan açıklamaya göre, konut satışlarında İstanbul 14 bin 941 konut satışı ve yüzde 15,9 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 7 bin 394 konut satışı ve yüzde 7,9 pay ile Ankara, 5 bin 192 konut satışı ve yüzde 5,5 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 40 konut ile Hakkari, 43 konut ile Ardahan ve 80 konut ile Bayburt oldu. Ekim ayında satışlar bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 8.7 azaldı. Eylül ayında da satışlar ağustosa göre yüzde 9.5 düşüş yaşamıştı.

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,6 azalarak 29 bin 230 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışlarının payı yüzde 31,2 olarak tespit edildi. İlk el konut satışları ocak-ekim döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,6 azalışla 297 bin 827 oldu. Türkiye genelinde ikinci el konut satışları ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,8 azalış göstererek 64 bin 531 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışlarının payı yüzde 68,8 oldu. İkinci el konut satışları ocak-ekim döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,6 azalışla 696 bin 8 olarak kaydedildi.

İPOTEKLİ SATIŞIN PAYI SADECE YÜZDE 6

Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 5,9 olarak gerçekleşti. Ocak-Ekim döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 31,2 azalışla 166 bin 461 oldu. Ekim ayındaki ipotekli satışların, bin 369’u; Ocak-Ekim dönemindeki ipotekli satışların ise 50 bin 234’ü ilk el satış olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayına ilişkin konut satış istatistiklerini açıkladı. İstatistiklere göre, Türkiye genelinde konut satış sayısı ekimde geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 8,7 gerileyerek 93 bin 761’e indi. Konut satışları ocak-ekim döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,3 azalışla 993 bin 835 olarak gerçekleşti.

BORÇLA ALIM NEREDEYSE YOK

Otomobil satışlarında da artık istenilen talep oldukça düştü. Bir önceki dönemde talep yüksek arz kısıtlıyken, şimdi talep düştü arz arttı. Aynı zamanda gelinen noktada artan markalarla birlikte satış ve pazarlama dönemi yeniden mesaiye başladı. Özellikle bireyse tüketicide kredi kanalları oldukça kapalıyken, sadece ticari kredilerle satışlar dönüyor. Bireysel tarafta tüketici nakit ile alım yapıyor.

SIFIR EVDE HAREKET YOK

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,6 azalarak 29 bin 230 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 31,2 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Ekim döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13,6 azalışla 297 bin 827 olarak gerçekleşti.

İKİNCİ EL KONUT DA SERT DÜŞÜŞ

Türkiye genelinde ikinci el konut satışları ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,8 azalış göstererek 64 bin 531 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 68,8 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Ekim döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,6 azalışla 696 bin 8 olarak gerçekleşti.

YABANCILAR EN ÇOK ANTALYA’DAN EV ALDI

TÜİK’in açıkladığı satış rakamlarına göre yabancıların en çok konut aldığı şehir Antalya olurken, ikinci sırada ise İstanbul bulunuyor. Yabancılara yapılan konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 52,9 azalarak 2 bin 535 oldu. Ekim ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 2,7 olarak gerçekleşti. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 931 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla 758 konut satışı ile İstanbul ve 294 konut satışı ile Mersin izledi.

‘HANE HALKININ BORCU OLDUKÇA DÜŞÜK’

Türkiye’nin hanehalkı borçluluğu emsal ülkelere göre oldukça düşük seviyededir. Kişi başı hanehalkı borcu ve gelire oranla borçluluk göstergeleri gerilemeye devam etmektedir. Yükselen faiz oranları ve makroihtiyati politikalardaki sıkılaşma sonucunda yavaşlayan bireysel kredi büyümeleri hanehalkı borçluluğunun düşük kalmasında etkili olmuştur. Bankacılık sektörünün aktif kalitesindeki güçlü görünüm korunmuştur. TGA oranındaki azalma eğilimi haziran ayının sonuna kadar devam etmiş, para politikasında sıkılaşma süreci sonrasında kredi büyümesindeki yavaşlamayla birlikte TGA oranı yatay bir seyir izlemeye başlamıştır. TGA oranında tarihsel ortalamanın altındaki düşük seyir tüm kredi alt türlerinde gözlenmiştir. Firmaların yakın izlemedeki kredi oranları iyileşmeye devam ederken, bireysel kredilerin yakın izleme oranı sınırlı artış göstermiştir. Yakın izlemede sınıflandırılan kredilerin önemli bir kısmının gecikmesi bulunmamaktadır. Bankaların ihtiyatlılık gereği yüksek karşılık ayırma politikasını sürdürdükleri gözlenmektedir.

‘KKM HIZLA DÜŞÜŞE DEVAM EDİYOR’

Makroihtiyati politikalarda sadeleşme adımları sonrasında, KKM bakiyesindeki azalma hız kazanırken, sistemde artan TL likidite zorunlu karşılıklar ile sterilize edilmiştir. Küresel finansal koşullardaki sıkılaşmaya ve artan jeopolitik risklere karşın ülke risk priminde gerçekleşen belirgin iyileşme bankaların yurt dışı fonlama imkânlarını olumlu etkilemektedir. Yılın son çeyreğinde yapılan sendikasyon kredisi yenilemeleri yüksek seviyelerde gerçekleşirken eurobond ihraçları da canlanmaktadır. Bankacılık sektörünün kârlılığındaki aşağı yönlü eğilim, yılın üçüncü çeyreğinde net faiz marjındaki toparlanma ile birlikte sonlanmıştır. Makro ihtiyati düzenlemelerde atılan sadeleşme adımları sonrasında faiz marjı iyileşmektedir. Kâr performansı üzerinde aktif kalitesi kaynaklı riskler sınırlı kalmaya devam ederken, ücret ve komisyon gelirleri ile sermaye piyasası işlemleri ve kambiyo gelirleri kârlılığı desteklemiştir.

‘BANKALAR KUR VE FAİZ RİSKİNİ YÖNETEBİLİR’

Sermaye oranları yasal sınırların üzerindeki seyrini korumaktadır. Bankacılık sektörünün güçlü sermaye pozisyonu beklenmeyen kayıpları karşılayabilecek kapasitedir. Sermaye tamponlarının yanı sıra bankaların ayırdığı serbest karşılıklar gerçekleşebilecek risklere karşı bankaların daha hazırlıklı olmalarını sağlamaktadır. Ayrıca, ihtiyatlı bir şekilde belirlenen kredi risk ağırlıkları ilave bir tampon oluşturmaktadır. Bankalar faiz ve kur riskini yönetebilecek güçlü bilanço yapısına sahiptir. Düzenlemelerde yapılan sadeleşme sonrasında sektörün TL kredi-mevduat faiz farkı pozitif alana geçmiştir. Bu gelişme bankaların faiz riski yönetimine olumlu katkı vermiştir. Yabancı para net genel pozisyonunun özkaynaklara oranı yasal sınırlar dahilinde olmakla birlikte YP pozisyon fazlası taşıyan banka sayısı sektör genelinde artmıştır.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN