Gazze duyarlığı A.Ş.

Gazze duyarlığı A.Ş.

Yazar ve akademisyen Ahmet Çiğdem “Filistin Halkı’nın mücadelesini desteklemek ve İsrail faşizmini kınamak için hiçbir işe yaramadığı açık şiddet övgüsünden ve duyarlık yarışmasından uzakta bir tavrı gündemde tutmak gerekiyor” uyarısında bulunuyor.

Herhangi bir katliamı onaylayacak ve haklılaştıracak bir neden yok; bir örgütle, bir devletin giriştiği saldırının güç, zaman ve mekân bakımından asimetrik oluşu, insanları ve vicdanlarını yaralıyor. Baştan belirteyim: İsrail’i yargılamak, günümüzün etik mecburiyetidir. 1940’larda yaşasaydım aynı şeyleri toplama kampları için söylerdim. Ancak kınamak ve suçlamak Filistin’in ve Filistinlilerin meselelerini hâlletmiyor. Yine İsrail’i eleştirmek, bir devlet olarak vahşetini kınamak için herhangi bir yeni nedene veya olaya kesinlikle ihtiyaç yok.

Aksine, önümüzde bütün alçaklığıyla yıllardır devam eden açık bir katliam var. Bu katliam üzerinde normal zamanlarda konuşmayı engelleyen muhafazakâr ve liberal bir moral statüko da cabası, üstelik sansürcü ve baskıcı. Bu statükonun üzerinde tartışılamayan varlığı için yakın zamanlarda Jürgen Habermas’ın da imzaladığı talihsiz bildiriye ve muhtevasına bakmak yeterli. Tarihsel suçu, bütün insanlığa paylaştıran bir talihsizlik. Çünkü bu paylaştırmayı bir başka uğrakta aklına bile getirmek istemiyor- mesela Filistin konusunda, yahut tıpkı Srebnica’da olduğu gibi susmayı tercih ediyor. “Konuşamıyoruz”, “konuşmamalıyız”, evet, “ bir günah işledik geçmişte, o nedenle bir kere ve bütün zamanlar için suçluyuz”. Buradaki vicdanı anlamaya çalışsak bile, bu vicdanın sonsuz bir moratoryuma kurban edildiği gerçeğini belirtmek durumundayız. Bugün, bu vicdan problemin bir parçası, hem de büyük ve ihmâl edilemiyecek bir parçası.

Gelgelelim, bugünün tarihsel suçunu bütün insanlığa paylaştırmaktan imtina eden bu hipokrasinin günümüzdeki entelektüel iklimin bekçisi olduğunu da görmek gerekiyor. İsrail’in Hamas saldırılarına karşı kendini savunma hakkı olduğunu ve Hamas’ın nihilasyonunu savunanlar, Filistinlilerin kendilerini savunma hakkı konusunda sabırlı bir suskunluğa sahipler. Şimdi hemen her gün neredeyse şartsız bir biçimde İsrail saldırılarının desteklendiği Sunak İngiltere’sinde, İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbin’in başına gelenleri hatırlayalım. Parti içerisinde güya anti-semitik bir örgütlenmeye göz yummakla suçlanan Corbin, neredeyse bir itibar suikastına kurban edildi. Corbin’in karşısındakiler hâlâ partideler-İsrail yanlısı olmak, kolonizasyonu meşrulaştırmak dünyanın herhangi bir yerinde bir yaptırım gerektirmiyor. Çünkü mesela Zizek gibi, “İsrail baskıcı bir devlet ama kolonizasyon başka bir şey” diyen apolojistlere sahip.

İsrail Ortadoğu topraklarındaki varlığının yaşadığı meşruiyet problemi, Gazze’ye karşı sürdürdüğü “barbar saldırısı”ndan önce de vardı. Alberto Toscano’nun belirttiği gibi, İsrail’in faşizme kapılanması, sürdürdüğü kolonyalist siyasetin mantığında zaten mecburi kılınmaktadır. Filistin topraklarının bütününde devam eden işgâl politika ve pratikleri, Fas’da söylediği her şeyin hesabını sonuna kadar vermiş müteveffa Marksist Abraham Serfati’nin yıllardır belirttiği üzere nasyonal sosyalizmin oluşumunu bire bir tekrar ediyor (Serfati’nin yahudi olduğunu söylemeliyim).

Bütün bunlara rağmen, Gazze’de olup bitenleri neredeyse sağduyuyu ortadan kaldıracak bir hıncın vesilesi saymanın, insanlığın yüz karası bir katliamı başarısız bir ideolojik tahkimatın aracı kılmanın, acılara ağlamanın gönendirdiği “güzel ruhu” ancak şimdilik kuratarabileceğini ifade etmek gerekiyor. Bu senaryo böyle devam ederse, İsrail kendisine yettiğine inandığı bir katliam düzeyinde durup hayatına devam ederse, bu işten Filistin’e ne kalacak? Yahut yine Hamas vb. bir örgütün saldırısına karşılık İsrail’in işgâl altındaki Filistin topraklarına yönelik katliamı tekrar ederse, Filistinlilerin eline ne geçecek?

Kestirmeden ve lafı dolandırmadan söylemek lazım: Filistin için silahsız ve şiddetsiz bir yoldan daha rasyoneli yok. Kendinden başka bir şeyi isteyemiyecek şiddetle yaşamak, Filistin’e hiçbir şey kazandırmadığı gibi, İsrail devletini ve politikalarını daha da keskinleştiriyor. Gazze Duyarlığı A. Ş mensupları, ölü evindeki yasa ortak olmayı, diri evindeki varkalma kavgasına ortaklıktan daha değerli bulan bir nekrofilyanın temsilcileri. Avrupa’da, ABD’de, dünyanın hemen yerinde Filistin halkının yanında ve İsrail’e karşı yürüyen, aralarında yahudilerin de olduğu insanların çabasını ve itirazını, öteden beri kavgalı olduğu kavramları gömmek üzere görmezlikten geliyorlar. Çünkü evet işte o giderek sevimsizleşen, sevimsizleşmekle kalmayıp uğursuzlaşan bir “acı benim olarak kaldıkça değerlidir” tutumu.

Filistin Halkı’nın mücadelesini sonuna kadar destekleyeceğiz ve yanlarında olacağız. Bunu, tekrar etmek gerekirse, bir insanlık görevi sayacağız. Nasıl bir çözüm istediklerine onlar karar verecek ve buna saygı duyacağız. Onların kanı ve canı üzerinden kahramanlık yapmayı, onlar üzerinden küçük hesapları görmeyi reddedeceğiz. Filistinlilerin şiddetsiz varkalma çabalarının güçlenmesi ve İsrail’in devlet olarak kendisini terbiye edecek bir demokratizasyondan başka bir çaresi olacaksa bu işin, o çareyi de dinlemek isteriz. Şimdiye kadar tekrar tekrar yaşanan olayları kader olarak üstlenip yola devam etmek, insanı her şeyden önce utandırıyor. Ben de bu utanca ortaklığı reddediyorum.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN