24 Aralık 2025 Çarşamba
Altın
6191.677
%0.11
BIST
11363.94
%0,65
Dolar
42.8459
%0.05
Euro
50.6993
%0.02
13°
İstanbul
Çok bulutlu
Güncel
Yazarlar
Dünya
Ekonomi
Kripto Para
Spor
Hayat
Karar Video
Görüşler
Resmi İlanlar
SON DAKİKA :
Son dakika! Süreç Komisyon 2 ay daha çalışacak
HÜDA PAR’dan TBMM’ye “çözüm raporu”: Kürtçe eğitim, anayasa değişikliği ve geçmişle yüzleşme önerileri
Akın Gürlek'ten Sadettin Saran sorusuna cevap
Özel'den asgari ücret çıkışı: Cumhuriyet tarihinde ilk kez açlık sınırının altında
Bahçeli'den Ankara'da düşen Libya uçağı ile ilgili açıklama: Düşündürücü ve üzücü
RTÜK'ten düşen uçağa ilişkin uyarı
Daltonlar suç örgütü davasında karar: Örgüt yöneticilerine müebbet hapis
Kastamonu’da heyelan: İnebolu-Doğanyurt-Cide yolu ulaşıma kapandı
Milli Savunma Bakanı Güler’den Libya’ya taziye mesajı
Gıda perakendesinde ‘sıfır risk’ hamlesi: ŞOK Marketler kendi pestisit laboratuvarı ile analiz süresini 30 dakikaya indirdi
Anasayfa
Görüşler
Görüşler
Eşitlik ilkesinin kayıp mirası ve barışın yol haritası
Hasan Köse
John Coltrane: Cazın zirvesi
Halil Turhanlı
Sokakların kara masalı
Cihat Arpacık
Kutsallaştırılmış devletin teolojisi
Recep Karagöz
Duman adamların şehri: Esencılıs
Yavuz Saltık
Bir savcının portresi
Abbas Bilgili
“3Y ile gelip 4Y ile gidiş!”
Doç.Dr. Buğra Gökce
Zenginin çocuğu yüz yıl öncede askere gitmemiş. Hem kocasını hem oğlunu bu vatana şehit veren aile; bırakın baş üstünde tutulmayı kuru ekmek bulamamaktan 3 çocuğunu daha toprağa vermiş.
Türkiye’de barınma hakkı için yeni bir konut paradigması
Hasan Köse
Bugün Türkiye’de ikinci, üçüncü hatta onuncu evini alanlar çoğalırken; ilk evini almak isteyenler piyasada tutunamıyor. Konut üretimi ihtiyaca değil, yatırım beklentisine göre şekilleniyor. Bu eğilim, konutu barınma hakkı olmaktan çıkarıp sermaye aracına dönüştürüyor.
Eski hastalık, yeni biçimler: Türkiye’de yolsuzluk anatomisi
Yusuf Ziya Özcan
“Yolsuzluk, sessizce cüzdanımızdan para çalan görünmez bir vergi; adaletsizlik ise hepimizin gözü önünde kesilen görünür bir faturadır. Bu iki yük, sadece ekonomiyi değil, toplumsal dokuyu da kemirir. Yolsuzluk, yatırımı caydırır, girişimciliği törpüler; adaletsizlik ise liyakati yok eder, toplumun geleceğe olan güvenini kırar.
Latin Amerika’da eski müdahale biçimlerinin yeni yüzü
Enes Kılıç
Trump’ın Temmuz’da açıkladığı Brezilya’ya yönelik yüzde 50 oranındaki gümrük tarifesi tehdidi, ilk bakışta ekonomik bir hamle gibi görünse de, özünde siyasi ve dijital egemenlik alanına yönelik. Brezilya’nın eski başkanı Jair Bolsonaro’nun yargılanma süreciyle doğrudan bağlantılı olan bu adım, ABD’nin Latin Amerika’daki “arka bahçe” alışkanlıklarını, yeni bir dönemde ve yeni araçlarla sürdürmeye niyetli olduğuna işaret ediyor.
Entropi ve Türkiye: Çözülme, dönüşüm ve umut arasında
Prof. Dr. Ünal Çamdalı
Tıpkı bir yıldızın kararmadan önce yeni elementler yaratması gibi, Türkiye de kendi iç basıncıyla yeniden yapılanma sürecine girmiş gibidir. Fakat bu süreç kör gidişe bırakılırsa, entropi toplumu yutacaktır. Bu yüzden bilimle düşünmek, felsefeyle sorgulamak, inançla direnç kazanmak elzemdir, önemlidir.
ABD’nin ticaret yaptırımları ve Türkiye için doğan stratejik fırsatlar
Hasan Köse
ABD’nin Çin ve Rusya ile doğrudan ya da dolaylı ticaret yapan ülkelere ek vergi uygulaması, bu pazarlarla iş yapan üreticileri yeni tedarik merkezleri aramaya itecektir. Türkiye, AB ile Gümrük Birliği içinde olması, gelişmiş sanayi altyapısı ve jeopolitik konumuyla bu arayışta öne çıkabilecek ülkelerden biridir.
Cumhur ittifakı tabanının sosyokültürel değişimi
Dr. Hayati Bice
Hatırat yazımı, demokratik katılım ve sivil denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi açısından da kritik bir öneme sahiptir. Ancak Türkiye’de devlet adamlarının ve kamu görevlilerinin anı yazma geleneği yeterince yaygınlaşmamıştır. Bu durum, maşerî belleğin oluşmasında önemli eksikliklere yol açmaktadır.
Emperyal dillerde yolsuzluk tanımı ve kapsayıcılık
Tarık Çelenk
Göçebelik ile emperyal karakter arasındaki ilişki, sanıldığının aksine çelişkili değildir. Göçebe diller sabit normlardan çok, bağlamsal ve ilişkisel mantıkla işler. Bu özellik, onları hegemonik değil, yayılmacı ve kapsayıcı kılar. Türkçe, anlam genişlemesine ve kavram ithaline açıklığı sayesinde başka kültürleri dönüştürmekten çok içselleştirerek “birleştirici” bir emperyal işlev görebilir.
Bildiğimiz havaların sonuna geldik
Yusuf Tosun
Son dönemde yaşanan yangınlar ve sel felaketleri, doğanın kendi içinde yıkıma doğru gittiğinin göstergesi. İklim değişikliğinin temel nedeni, insan eliyle artan sera gazları ve doğanın tahribidir. Çarpık kentleşme ve betonlaşma, şehirlerde ısı adalarının oluşmasına ve iklim dengesinin bozulmasına yol açıyor. Hava koşullarındaki olağanüstü değişiklikler, doğal değil, insan kaynaklıdır.
Washington’da atılan üç imza: Kafkasya’da yeni dengeler
Kazım Kazımov
Aliyev, Trump ve Paşinyan arasında imzalanan mutabakat, Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barış sürecinin en kritik adımlarından biri olarak öne çıktı. Anlaşmanın merkezinde, Nahçıvan’ı Azerbaycan’ın ana karasına bağlayacak ve 99 yıllığına ABD’nin işleteceği Zengezur Koridoru yer alıyor; karayolu, demiryolu, enerji hatları ve dijital altyapıyı kapsayan bu proje, taraflara önemli ekonomik ve stratejik kazanımlar sunuyor.
Türk-Kürt-Arap tasavvurunun esbabı mucibesi
Prof. Dr. Ahmet Özer
Türkiye Cumhuriyeti Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimindeki Kürtler gibi Suriye’deki Kürtleri de dost ve kardeş olarak görmeli ve onlar da bir “abi devlet” olarak kucaklanmalıdır. Bu politika bölge barışına katkı yapacağı gibi Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere iç barışa ve büyümeye de büyük katkı sağlayacaktır.
Avrupa merkezinde ‘radikal’ sağ
Recep Karagöz
Fransa’dan İsveç’e, Portekiz’den Hollanda’ya kadar birçok ülkede radikal sağ partilerin güç kazanması; yalnızca milliyetçi dalganın değil, liberal demokrasinin çözülmekte olan yapısal dengelerinin bir sonucudur.
Trump aradığı başarı hikayesini Kafkaslar’da buldu
Hasan Göğüş
1994 yılına kadar belirli aralıklarla toplanan Minsk Grubu’nda sorunun çözümü yönünde bir gelişme kaydedilemeyince daha hızlı karar alarak etkin bir çalışma yürütülebileceği gerekçe gösterilerek 1994 AGİT Budapeşte Zirvesi’nde tüm insiyatif eş başkanlığı üstlenen ABD, Fransa ve Rusya’ya bırakıldı.
Batı nedir? Batı’dan geriye ne kaldı?
Prof. Dr. Abdulrahman Helli
Batı’nın geçmişte ve bugün dünyada yürüttüğü “kirli işler” en azından ahlaki düzeyde Batı’nın kendi hakkındaki tasavvurunu belirleyecektir. Teknolojik gelişme, artık bir yönüyle, medyanın bugüne dek gizlediği ayıplarını açığa çıkaran bir ayna işlevi görmektedir. Küreselleşme ve serbest piyasa ise, Batı’nın tekelinde tuttuğu güç unsurlarını rakiplerinin eline geçirecek imkânların önünü açmıştır.
Sömürge mi soygun mu?
Hasan Köse
“Bugün sömürgeciliğin görünmez ama çok daha etkili bir versiyonuyla karşı karşıyayız. Adı: finansal sömürgecilik. 'Kalkınma' adı altında ülkeleri borç batağına sürükleyip ekonomik karar mekanizmalarını felç ediyor. Bu borçlar karşılığında ise ülkelerin ellerinden sağlık, eğitim, altyapı gibi en temel kamu hizmetleri alınıyor. Sonuç: özelleştirme, sosyal çöküş ve kuşaklar boyu sürecek borçlanma.”
Hayvanlar ve şeytanlar dinleyemez
Prof. Dr. İlhami Güler
Türkiye toplumu, son yıllarda giderek dinleme kapasitesini kaybetmiş; “Körler, sağırlar; birbirini ağırlar” deyiminin ima ettiği gibi, duymak istediğini dinleyen “Yankı odaları” oluşmuş; iletişim ortamı “Yer, demir; gök, bakır” dönüşmüştür.
'Saygın bir demokrasi olmak için büyük fırsat'
Prof. Dr. Ahmet Özer
Silah bırakma meselesi hem Türkiye hem de bölge barışı için yeni bir kapı aralamıştır. Bölgesel gelişmeler, Türkiye için tehlikeler içerdiği gibi Kürtlerle stratejik ortaklıkla bunu fırsata çevirmek ve ikinci yüzyılda Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırarak bölgenin en saygın demokrasilerinden biri olmak da mümkün.
İki madalya bir ülke ve bir soru
Menekşe Tokyay
Atlas ve Sidar’ın aldığı madalyalar, eğitim tartışmalarının ne kadar dar ve sığ bir zeminde yürütüldüğünü yüzümüze çarpıyor. Bu başarılar bir sistemin beklenen sonucu değil, sistemin eksiklerini bireysel çabayla aşan çocukların zaferi.
Toplumdan kopan birey topluma koşan insan
Yavuz Saltık
Bugün yalnızlığın ve bireyselliğin yüceltildiği bir çağda yaşıyoruz. Ancak bu çağ, toplumu tamamen geride bıraktığımız anlamına gelmiyor. Toplumsal hafıza hâlâ canlı.
‘Otoriteyi tanrılaştırmak’
Prof. Dr. İlhami Güler
İktidar hırsı içinde yanıp tutuşan muktedirleri bütün bunlara yönelten şey, nefislerine çöreklenen ve her şeyi ele geçirmeye çalışan egemenlik şehvetidir. Elbette onlar, bu egemenlik şehvetinin, bütün davranışlarını içine alacak şekilde her şeyi kontrolü altına aldığının farkında bile değillerdir.
‘Kirli İş’ - İşler adlarıyla anıldığında
Prof. Dr. Abdulrahman Helli
Dünyamızda işlenen kirli işlerin yoğunluğu ve taşıdığı iğrençlik öylesine artmıştır ki, artık bunların kokusu burunlarımıza ulaşmıştır. Bugün Gazze’de yaşananlar, bu “kirli iş” kavramına verilebilecek en açık örnektir ve dünyada bu pisliğin lekesinin bulaşmadığı neredeyse hiçbir sorumlu merci kalmamıştır.
Hilmi Ziya Ülken ve kültürel Anadoluculuk
Halil Turhanlı
‘’Hilmi Ziya Ülken bir yönüyle ahlak felsefecisidir. Ahlak kavramını felsefi açıdan incelemiş; çözümleye çalışmıştır. Hilmi Ziya Ülken’in Anadolu’ya bakışı ve yaklaşımı Nurettin Topçu’unkine yakın olduğu kadar oldukça farklıdır da. Keza, Cevat Şakir Kabaağaçlı ’ınkinden de. Genel olarakAnadolu toprağını Türk yurdu ve kültürünün yeşerdiği başlıca coğrafya olarak benimsiyor; fakat kendi içinde farlılıklar taşıyordu.’’
Hukuk hepimize lazım
Prof. Dr. Ahmet Özer
“Devletin bir görevi de kendi vatandaşının hakkını, hukukunu şeref ve namusunu korumaktır. Devlet olmanın gereği budur. Devlet vatandaşları arasında ayrım yapmaz. İki hukuklu bir yapı işletmez. Bunu asla yapmamalı, yoksa bindiği dalı kesmiş, yapısını bozmuş olur. Bunun için yargı makamları adil olmalı. Yargının bizleri ucuz siyasi manevralara kurban etmemesi gerekir. Bizim gibi suçsuz insanların hukukunu koruması gerekir.”
Helsinki Nihai Senedi 50 yaşında
Hasan Göğüş
Helsinki Nihai Senedi soğuk savaşın yumuşama döneminde önemli bir mihenk taşı işlevi gördü. Bu belge ile İkinci Dünya Savaşı’yla Avrupa’da ortaya çıkan sınırlar en üst düzeyde teyit edildi. Avrupa’da karşılıklı güvenin artırılması, barış ortamının güçlendirilmesi, demokrasi ve insan haklarının teşviki alanlarında önemli bir mesafe alındı.
‘Venedik Taciri’nin Semitik Shylock’u ve İsrail’in Siyonist Netanyahu’su
Halide Aral
Tarihin iki çok farklı dönemindeki iki figür, Venedik Taciri’ndeki Yahudi tefeci Shylock ve Netanyahu’nun aynı dine mensup olmak dışında gördüğüm ilk benzerliği, kişiliklerini ve dış dünyaya karşı tavırlarını kin ve nefretle biçimlendirmeleri; diğeriyse, kendilerine kayıtsız şartsız hak vermeleri.
Doğumunun yüzüncü yılında İdris Küçükömer
Faruk Kalaycı
1960’lar Türk düşünce tarihinin en renkli, en canlı dönemiydi. 27 Mayıs bir kapı açmıştı Türkiye’de. Haykırmak değilse de konuşmak serbestti. Dev puntolu sol dergiler. Terziler ‘bütün mümkünlerin kıyısında’ duran Türkiye’ye yeni bir kıyafet biçmek/uydurmak derdindeydi. İdris Hoca Osmanlı Türk toplumuna ‘Marksist bir bakış açısıyla’ bakıyor, yerleşik algıyı tersyüz ediyor, sağ-sol kavramlarının yerini değiştiriyordu.
Her bilgi türü yerinde doğrudur
Hasan Köse
Modern dünyada bilgi çoğalıyor ama hakikate ulaşmak zorlaşıyor. Bunun nedeni bilgiye değil, bilgi türleri arasındaki dengeyi kaybetmiş olmamıza dayanıyor. Vahyin aşkınlığı, bilimin gözlemi, felsefenin sorgusu, sanatın sezgisi ve hikmetin ahlakı... Her biri ayrı bir pencere. Ama tek bir pencereyle dünyaya bakınca, hakikat kararıyor.
Bir Türkiye sorunu olarak YKS
PROF. DR. İSHAK TORUN
Türkiye’nin bu küresel sınavdaki en sonlardaki sırası hiç değişmemektedir. Binaenaleyh YKS sistemi akademik bakımdan zeki gençlerimizin kapasitesini düşürmekle kalmıyor, içlerindeki hayat neşesini, merakını, girişimciliğini ve yaratıcılığını öldürüyor. Bu sistem ortaöğretimde sanat, spor, kültür ve sosyal kulüp alanlarında beceri kazanımını engelliyor.
Üretimden kopuş, kentle uyumsuzluk ve yeni bir arayış
Yavuz Saltık
Kırsalın kolektif yaşam pratikleri, kentsel bireyciliğe geçişte yerini yabancılaşmaya bırakmaktadır. Kırsaldan kente göç eden bireyler sosyal olarak dışlanmış hissettiklerini ifade etmektedir. Bu uyumsuzluk, yalnızca gündelik hayatta değil, aynı zamanda toplumsal temsilde de karşılığını bulamamakta, bireyin görünürlüğünü azaltmaktadır.
Sadık muhalefet
Muhsin Altun
Misyoner okullarında vaftiz edilen pagan öğrenciler, aldıkları Batılı eğitimin etkisiyle beyazlara karşı eleştirel tutumlar geliştirirken Kur’an okullarındaki öğrenciler, itaati ve geleneksel otorite kaynaklarını içselleştirmiş olarak yetişiyorlardı.
Kutsallığın gölgesinde
Recep Karagöz
İslam metafiziğinde kader, insanın eylemleriyle ilahî takdir arasındaki ilişkinin izahıdır. Ancak bu soyut tartışma, Emevîlerden itibaren pratik bir siyasi stratejiye dönüştü. Yönetici sınıflar, zulmü, ayrımcılığı, adaletsizliği ilahî planın sonucu olarak takdim ederek hem sorumluluktan kaçtı hem de halkın tepkisini bastırmayı başardı.
Çözüm sürecinin hukuki mutfağı
Vahap Coşkun
Çözüm sürecinin hukuki düzenlemeleri içeren aşamasının ilk adımı Meclis’te bir komisyonun kurulması. Meclis Başkanı, Komisyon’un teşekkülü için yoğun bir mesai sarf ediyor. Evvela partilerden Komisyon’a dair görüşlerini yazılı olarak istedi, akabinde partilerin yetkilileriyle bir araya geldi. Komisyon’un bu hafta içinde kurulması, üyelerinin belirlenmesi ve faaliyetlerine başlaması bekleniyor.
Süreç karşıtları: Çözümün alternatifi çözümsüzlük mü?
Tarık Çelenk
Düşman terörist olsa bile devlete yakışan onun onurunu kırmadan bir entegrasyon yolu açabilmesinden geçmektedir. Tamamen boyun eğdirme veya kırma modeli ne kadar sürdürülebilir ilgili siyasi hedeften bir insan ütopyası ne kadar vazgeçer ayrı bir tartışma.
Otoriter zihniyet pencere sevmez
Abbas Bilgili
Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın kanser hastası olduğu, daha önce de tedavi gördüğü, şu anda da durumunun ciddiyetini koruduğu bilindiği halde yapılan eziyeti bütün dünya hayretler içinde izliyor.
LGS, güzelim teori ve acı gerçekler
Abdulbaki Değer
“Türkiye’nin talihsizliği sadece güven duygusunun yitirildiği bir ülke olmasıyla sınırlı değil. Aynı zamanda bu duygunun ikamesini sağlayacak yönetsel bir performanstan ve yapılanmadan da yoksun olarak varlığını sürdürüyor. Ne güven duygumuz var ne de buna ilaç olabilecek şeffaflık ilkesine hayat verilebilmiş durumdayız. Bunun son ve çarpıcı örneği LGS sonuçları üzerinden yaşadıklarımız oluşturuyor.”
Artan ‘Facia/felaket’ler ve yönetim ‘zaafı’
Prof. Dr. İlhami Güler
“Facia ve felaketlerde sorumluluk, genellikle ‘müşterek ve müteselsil’dir. Ciddi bir tahkikat yapılamadığı sürece tüm sorumlular hakkıyla ortaya çıkarılamaz. Bir veya iki tane ‘Günah Keçisi’ bulunup sorumluluk onların üzerine atılır.”
Terörsüz Türkiye’nin anahtarı
Hasan Mesut Önder
Freud’un ayrılma-bireyleşme kuramı bu tür erken yaş travmalarının bireyde aidiyet, suçluluk ve kimlik krizlerine yol açtığını belirtir. Öcalan’ın “Aileye duyduğum sevgiyi örgüte verdim” ifadesi, aidiyet ve duygusal bağların aileden ideolojik örgüte aktarılmasının simgesidir.
Terörsüz Türkiye: Türk-Kürt-Arap ittifakı
Hasan Göğüş
Tarih kitapları 18.yüzyılın başlarında Talkan ve Cürcün’da Kuteybe’nin Türklere yaptığı katliamlardan söz ediyor. Hatta adı geçenin, Türklerden baş getirenlere yüz dirhem dağıttığı, Türklerin kanlarıyla su değirmenlerini çevirmeyi vaat ettiği iddia edilir.
Geri dönüşsüz yol
Vahap Coşkun
Cesena Mağarası’nda silahların tümüyle gömülmesinin ilk adımı atıldı. Geri dönülmez bir yola girildi. Evet, atılan ilk adımdı, daha gidilecek çok yolun olduğuna şüphe yok. Lakin artık menzil bize daha yakın ve oraya varacağımıza dair ümitlerimiz de daha kavi.
Türkistan’ın susturulmuş hafızası
Recep Karagöz
Özbekistan’ın kadim şehirlerinde tarihi miras, tasavvuf ve devlet aklı arasında bir hafıza yolculuğu.
Görünmeyen yoksulluk yapısal eşitsizliktir
Hacer Foggo
Sürekli yoksulluk altında büyüyen çocuklar bilişsel, duygusal ve sosyal açıdan riskli bir konumda hayata başlıyor. Bu da eşitsizliğin yalnızca bugünü değil, kuşakları aşan bir biçimde yeniden üretildiği anlamına gelir.
Gerçeklik, şahsiyet ve yitirilen değerler üzerine bir ağıt
Mustafa Yeneroğlu
İslam medeniyeti; aklı, felsefeyi, bilimi ve eleştiriyi baş tacı ettiği, İbn Sinaların, Farabilerin, İbn Rüşdlerin özgürce düşünebildiği ve sorgulayabildiği dönemlerde dünyaya ışık saçmıştır. Ne zaman ki akıl ve şahsiyet, yerini sorgusuz itaate ve körü körüne taklide bıraktı, işte o zaman çöküş ve gerileme başladı.
1
2
3
4
5
6
YUKARI
Anasayfa
Son Dakika
Yazarlar
Foto Galeri
Web Tv
Hava Durumu
Güncel
Dünya
Ekonomi
Kripto Para
Spor
Hayat
Karar Video
Foto Galeri
Görüşler
Resmi İlanlar
Kültür Sanat
Şehir Haberleri
Yemek Tarifleri
Sağlık
Teknoloji
Karar Nedir
Karar Biyografi
Kurumsal
Künye
İletişim
Gizlilik İlkeleri
Çerez Politikası
Kullanım Şartları
© Copyright 2015 KARAR